Sayfalar

6 Haziran 2012

Fahrenheit 451 - Ray Bradbury


Ray Bradbury 6.6.2012 de 91 yaşında aramızdan ayrıldı, aşağıdaki kitap yazısını tekrar yayınlıyorum. Bir kitabı yakabilmek için gerekli sıcaklık : Fahrenheit 451

"Guy Montag işini seven bir itfaiyeciydi. On yıldır kitap yakıyordu. Gecenin bir yarısında yola çıkışlarını, alevlerin kitapları yutuşunu hiç sorgulamamıştı... Hiç sorgulamamıştı, insanların korkusuzca yaşadıkları bir geçmişi anlatan o 17 yaşındaki genç kızla karşılaşana dek...

Montag'ın hayatındaki bütün yanlışlar doğrularla yer değiştirir o andan sonra... İşini, eşini, yaşayışını yeni bir gözle değerlendirir. Önünü alamadığı duyguları onu, asla tahmin edemeyeceği şeyler yapmaya iter."
"....Peki, ama itfaiyecilerin ne ilgisi var o zaman? diye sordu Montag.
"Ah" Beatty piposundan çıkan belli belirsiz dumanın içinde öne doğru eğildi. "Bundan kolay açıklanan ve doğal olan nedir? Okullardan araştırıcılar yerine, koşucular, atlamacılar, yarışçılar, aylaklar, açgözler, kapkaççılar, uçucular, yüzücüler çıkınca 'entellektüel' sözcüğü de hak ettiği üzere bir küfür haline geldi. Her zaman bilinmeyenden korkarsınız. Sınıfınızdaki her soruya cevap veren, özellikle parlak arkadaşınızdan, kurşundan putlar gibi oturan diğer tüm öğrencilerin nefret ettiğini eminim hatırlarsın. Saatler sonra bile dövmek için, canını acıtmak için seçilen kişi o parlak çocuk değilmiydi? Elbette oydu. Hepimiz birbirimize benzemeliyiz. Hiç de anayasanın dediği gibi, kimse eşit ve özgür doğmamıştır, herkes eşit yapılır.

Çağımızda modern Batı kentinin insanlarla dolu mekanları, ya tüketimi ya da turizmi sahneye koyan yerlerden ibarettir ve kentin böyle bir sahneye indirgenmesi, anlamsızlaştırılması rastlantı değildir. Hıristiyanlık, Batı uygarlığında, öznel "iç" yaşamla fiziksel "dış" yaşam arasındaki ayrıma neden olmuş; içine dönen, bir sığınak arayışına giren insan aradığı bu sığınağın evi de olamayacağını fark edince, bu ayrımı görmezden gelmeyi yeğleyip "nötr" kentler inşa ederek sorundan adeta kaçmıştır. Kaçışın çözüm olmadığını bile bile bunda ısrar edemeyeceğimize göre, yaşamın bütünlüğünün net bir şekilde görülmesini sağlayacak bir kent tasarımını nasıl gerçekleştirebiliriz?

Sansüre, faşizm, komunizm, şeriat gibi totaliter yönetimlere, kültür endüstrisine ve uzunca bir süredir sürdürdüğümüz yaşam tarzına yönelik en keskin eleştirilerden biri. 1966 yılında François Truffaut tarafından yönetilen filmini çocukken TV'de görme şansına sahip olan bizler için çok etkileyici gelmişti.

Okuyun ve kendinizi yeni baştan kurun.

Çevirmen: Zerrin Kayalıoğlu, Korkut Kayalıoğlu
Türkçe (Orijinal Dili: İngilizce); 1. Basım; İstanbul Haziran 1999 İthaki Yayınları

Hiç yorum yok: