Sayfalar

11 Mayıs 2012

2001 Bir Uzay Efsanesi - Arthur C.Clarke




Stanley Kubrick ile beraber ortaya çıkardıkları 2001: Bir Uzay Efsanesi filmin aynı adlı kitabın önsözünde "Zamanın başlangıcından günümüze kadar Dünya gezegeninde aşağı yukarı 100 milyar insan yaşamıştır. Bu sayı ilginçtir, çünkü şaşılası bir rastlantıyla bizim yerel evrenimiz Samanyolu’nda da yaklaşık 100 milyar yıldız olduğu tespit edilmiştir. Buna göre yaşayan her insan için evrende bir yıldız parlamaktadır" cümlesi geçiyor. 



Bu serideki kitapları daha iyi anlatabilmek ve tabii yazarın diğer kitapları hakkında da genel bir yargıya varabilmeniz için ilk olarak Arthur C. Clarke hakkında genel birkaç bilgi vermek istiyorum: 
(http://en.wikipedia.org/wiki/Arthur_C._Clarke )
1917 yılında İngiltere doğan Arthur C. Clarke King’s Kolejini fizik ve matematik dallarında birincilikle bitirdi. Bir çok bilimsel kuruluşun üyesi olan Clarke, 2. Dünya savaşında Kraliyet Hava Kuvvetleri subayı olarak ilk kez radar yoluyla kör iniş yaptırma denemelerinde görevliydi. Yazdığı 50 kitap 30’un üzerinde dile çevrilen yazar bir çok ödül almış. Asıl başarısı ise 1945 yılında iletişim uydularını icat etmesi oldu. 
Bir uzay efsanesi serisinde yüksek teknolojileri ile kendilerini ilahlaştırmış bir ırkın aslında Dünya’nın ve belki de bir çok gezegendeki hayatın gelişiminde büyük bir rol oynamış olması ihtimali üzerinde duruluyor. Kitaptaki terimle maymun insanlar, yani herhangi bir araç kullanmayı bilmeyen insanlar zamanında yer yüzüne inen bir TMA-1’in bu yaratığa bilincini ele alarak sopayı kullanmayı öğretmesi ile insanların uzuvları haricinde ilk defa araç kullanmayı öğretir. Yıllar sonra Ay’da bulunan bir başa TMA-1’in açığa çıkartılması akıllarda meydana gelen soru işaretinin giderilmesi için tek çözüm vardır. Bu TMA-1’in güneş ile ilk karşılaşması sonucunda sinyal gönderdiği Satürn’e bir yolculuk yapmak. Yolculuk esnasında HAL 9000 isimli bilgisayarın arıza yapması ile de geri dönüşü olmayan ve sonu da olmayan bir yolculuk başlar. Aslında 1968 yılında Oskar’a aday olan 2001: Bir Uzay Efsanesi filmine senaryo olarak yazılan 2001 gördüğü aşırı ilgi sonucunda 2010, 2061 ve 3001 olmak üzere toplam dört kitaptan oluşan gerçek bir efsaneye dönüşmüştür. Bilimkurgu klasiklerinden olan Bir Uzay Efsanesi serisi bu türle ilgilenen herkesin kütüphanesin bulunması gereken kitaplar... 


2001
Uygarlık silah ile başladı.


Dünya gezegeninde yeni bir hayvan vardı...
    Ancak henüz ender rastlanan bir türdü...
    Güçlü yaratıkların yok olduğu bir dünyada, kaderi belirsizdi. Yanlızca şimdiyi yaşayan hayvanlardan farklı olarak İnsanoğlu bir geçmiş elde  etmiş; ve el yordamıyla geleceğini aramaya başlıyordu...
    Onlar...Uzun bekleyişleri sona ermişti.
 Bir başka dünyada daha zeka doğmuş ve artık gezegeninden kurtulup yürümeye başlamıştı. Sabırlıydılar ama ölümsüz değillerdi.Dünyanın efendisiydi ama ne yapacağından pek emin değildi.
    Ama bir şeyler düşünecekti..

2010
Kim ya da ne Dave Bowman'ı bir yıldız çocuğa dönüştürdü?
Bilinmeyen bir uygarlığın, ay'a ve uzayın derinliklerine tektaşlar yerleştirmesindei amacı neydi?
HAL'ı, bu zeki, olağanüstü bilgisayarı, mürettebatı öldürmeye iten neydi?
HAL gerçekten, insanlar gibi hisseden bir varlık mı?
Dave Bowman 'kaybolduktan' sonra, discovery ve HAL'a ne oldu? ve gerçekten bir son var mı?
Bütün bu soruların ve daha fazlasının cevapları 2010'da.


2061
2061'de Efsane -hala- devam ediyor. Daha önceki iki  uçuşun kahramanı Heywood Floyd, siyah tektaş'ın gizemini çözmeye çabalıyor. bir küçük alıntı:
    - Floyd:Ha,bu arada,dedi. Lucy kimdi; özel biri mi?
    - Bildiğim kadarıyla değil. Ona bir bilgisayar araştırması sırasında rasladık ve adının iyi bir kod olacağını düşündük; herkes Lucifer'la bir ilgisi olduğunu düşünecekti, bu da kısmen doğruydu, ama aynı zamanda harika bir biçimde yanıltıcıydı.Ben Hiç duymadım, ama yüz yıl önce oldukça garip bir adları olan popüler bir müzik grubu -the Beatles- varmış, B-E-A-T-L-E-S diye yazılıyor, nedenini sorma. En az kendileri kadar garip isimli bir şarkı yazmışlar: 'Lucy in the Sky with Diamonds.' Garip değil mi? Sanki biliyorlarmış gibi...

Aslında ben de yeni farkettim ki, bu kitapları anlayabilmek için 1960'lardan beri süregelen uzay çalışmalarını da -en azından jargon olarak- bilmek gerek. Arthur Clarke bütün bu kitaplarda bu çalışmalara göndermeler yapıyor. Örneğin 2061'deki uzay gemileri 1950'lerde Luis Alvarez ve diğerleri tarafından keşfedilen "soğuk füzyon" reaktörü ile ile çalışıyordu.
3001
...Onlara ilkçocuk deniyordu. İnsanoğluyla uzaktan yakından ilgileri olmamalarına rağmen etten ve kandandılar; uzayın derinliklerine baktıklarında, korku ile hayranlık arası bir saygı, şaşkınlık ve yanlızlık hissi kaplıyordu içlerini. Güç kazanır kazanmaz, kendilerine yıldızlar arasında dostlar aramaya başladılar.
...Tüm Galakside, bilinç'ten daha değerli bir şey bulamadıklarından, onun her yerde doğması için çaba gösterdiler. yıldız tarlalarının çiftçileri  oldular; ektiler, bazen de biçtiler...


Arthur C.Clarke ve Stanley Kubrick'ın vizyonunu inceleyen ilginç bir blog yazısı için:
http://www.currybet.net/cbet_blog/2009/02/how-accurate-was-kubricks-2001.php


Hiç yorum yok: