Sayfalar

2 Kasım 2010

Zapatistalar ve Yardımcı Kumandan Marcos


 17 Kasım 1983'te Meksika'da bir ordu kuruldu: ELZN(Zapatista Ulusal Bağımsızlık Ordusu). 1910 Meksika Devrimi'nin en ateşli liderlerinden Emiliano Zapata'nın adını ve özgürlük idealini kendine uygun gören bu ordu, 1994'te Chiapas, San Cristobal'deki askeri tesislere saldırarak Meksika hükümetiyle resmen savaşa girdi.



Kendilerini 15 yıldır "siyasi - askeri bir örgüt," yani "gerilla" olarak tanımlıyor ve son dönemlerini "beş kamu yılı" diye anıyorlar.Ama o günden bugüne eylemlerinin tarzı değişmeye başladı, kendi deyimleriyle "dinlemeyi ve söz söylemeyi" öğrendiler. Artık baş müttefikleri, ortak eylemler düzenledikleri özelde Meksika, genelde dünyadaki sivil toplum örgütleri. 1995'te dört soruluk bir anketle başlayan ve Uluslararası Kurul (International Consulta) adıyla halen devam eden bir örgütlenme çalışması etkili "silahlarından" biri. Öyle ki tüm dünyadaki sivil toplum örgütlerini ve pekçok bireyi, başta internet üstünde biraraya getirmeyi başarmışlar ve "savaş alanları"nı hatırı sayılır miktarda genişletip yeni cepheler açmışlar.


Chiapas bölgesindeki dağlardakİ kamplarından şehre inip insanlarla sohbet eden Zapatista gerillaları, Mexico City'nin güneyindeki Santo Domingo'nun pazar yerinde yaptıkları bir konuşmada asıl silahlarının sırrını veriyorlar: "En iyi silahımız gerçek ve sözcüklerimizdir." Subcomandante Marcos, Zapatistalar'ın kumandanı, stratejisti ve sözcüsü ama rütbesi "yardımcı kumandan" olarak geçiyor. Ordunun asıl komutanı "halk," Marcos şimdilik vekâleten yürütüyor bu görevi. Diğer tüm Zapatistalar gibi o da yüzünü bir kar maskesinin ardına saklıyor. Güvenlik açısından iyi bir yöntem olmasının dışında bu onlara bir anonimlik hali veriyor. Bilinen tüm Zapatista fotoğraflarında görünen sadece bir Zapatista, Marcos ya da Miguel değil. "Bu maskeyi takıyorum çünkü ben artık eski ben değilim, başka biriyim" diyor Marcos. Meksika hükümetine göre o, felsefe ve edebiyat diplomalı Rafael Guillen. Aslında kendisi hakkında hiç sır vermeyen bu adamı yalnızca yazdıklarından tanıyor dünya. O gerçekten sözcükleri iyi kullanan bir savaşçı.
Kumandan yardımcısı Marcos'un yazdığı bir çocuk kitabı olan "Renklerin Öyküsü"nden bölümler...

Bir varmış bir yokmuş. En yaşlı ağaçların ve dağların bile hatırlayamadığı kadar çok eski bir zamanda, dünyada yalnızca iki renk varmış; geceye hükmeden siyah ve gündüzü işaret eden beyaz, bir de aslında renk sayılmayan gri.
Tanrılar bir süre sonra dünyanın bu halinden sıkılmışlar, hatta kızmışlar -tanrılar çok çabuk kızar, çok çabuk savaşır ve öldürürlermiş- ve yarattıkları bu siyah - beyaz dünyayı aydınlatmak için renkleri bulmaya karar vermişler."Tanrılardan biri daha iyi düşünebilmek için yürüyüşe çıkmış ve o kadar derin düşüncelere dalmış ki bastığı yere dikkat etmemiş. Çok büyük bir taşa takılan tanrı düşmüş ve yere çarpan kafasından kan akmaya başlamış." (!!!YA - Yatık kedi) "Ve tanrı biraz bağırıp çağırdıktan sonra akan kanına bakmış ve değişik bir renk görmüş, diğer iki renge benzemeyen bir renk. Ve diğer tanrıların yanına koşarak gidip bu yeni rengi göstermiş, ve bu yeni doğan renge tanrılar kırmızı adını vermiş." (!!!YA - Kırmızı)

"Bundan sonra başka bir tanrı umut duygusunu resmetmek için bir renk aramaya başlamış. Bir zaman sonra bulmuş ve tanrılar kuruluna göstermiş ve onlar da bu dördüncü renge yeşil demişler." (!!!DA - Yeşil)

"Bir başkası yeryüzünün derinliklerine dalmış. Diğerleri 'ne yapıyorsun' diye sormuşlar ona. 'Dünyanın kalbini bulmaya çalışıyorum' diye yanıtlamış, her tarafı toza toprağa bulayarak. Zamanla dünyanın kalbine ulaşmış ve bunu diğer tanrılara göstermiş. Onlar da bu renge kahverengi demişler." (!!!UA - KAHVERENGİ)

"Bir başka tanrı da gökyüzüne yükselmiş. 'Dünyanın rengini görmek istiyorum' demiş ve tırmanmış, tırmanmış. Çok yükseğe çıkınca aşağıya bakmış ve dünyanın rengini görmüş ama bunu diğer tanrılara nasıl götüreceğini bilememiş. Bunu düşünürken o kadar uzun süre bakmış ki bu renge, kör olmuş ve renk tanrının gözlerine bulaşmış. Kör tanrı elinden geldiğince çabuk, tanrılar kuruluna ulaşmış ve onlara 'gözlerimde dünyanın rengini taşıyorum' demiş ve onlar da bu altıncı renge mavi adını vermişler." (!!!OA - MAVİ)

"Tanrılardan bir diğeri de bir çocuğun kahkahasını duyduğu sırada renkleri arıyormuş. Çocuğa sessizce yaklaşmış ve çocuk fark etmeden kahkahasını çalmış ve onu gözyaşları içinde bırakmış. Derler ki bu yüzden çocuklar gülerken birden ağlamaya başlar. Tanrılar çalınan çocuk kahkahasına sarı demişler." (!!!OA - SARI)

Renkleri bir kutuya kapatan tanrılar uyumak için çekilmişler. Renkler kaçıp dünyaya dağılmışlar. Mavi göğe ve denize yayılmış, yeşil otlara ve ağaçlara, daha ağır olan kahverengi toprağa düşmüş, bir çocuk kahkahası olan sarı güneşe uçup gitmiş, kırmızı insanların ve hayvanların ağızlarından girip bütün vücutlarını kaplamış. Bazı renkler erkeklerin ve kadınların tenlerinde karışmış ve değişik renkte ve düşüncede insanlar çıkmış ortaya.

Zapatista WEB Sitesi: Ejercito Zapatista de Liberacion Nacional (EZLN)
Emiliano Zapata WEB Sitesi: Emiliano Zapata: Tierra y Libertad

Hiç yorum yok: